Cumhurbaşkanı Erdoğan, İmam Hatip Okulları ve Türkiye'de Din Eğitimi Sempozyumu'nda konuştu: (2)

Genel

- "İmam hatipler 28 Şubat döneminde vesayetçilerin tekrar hedefi olmuş, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasıyla ortaokul kısmı kapatılırken katsayı zulmüyle de imam hatiplilerin üniversite hayallerine set çekilmiştir"- "2011 yılında katsayı uygulamasını kaldırarak bir sene sonra da 4+4+4 sistemiyle ortaokul kısımlarını açarak imam hatiplerin bu fetret devrini hamdolsun biz sonlandırdık"- "Hiçbir zaman imam hatipçi olmadım. Çünkü böyle bir şeyi yanlış bulurum. Bizim için tüm imam hatip okulları, normal lise de meslek liseleri de emirlerinde olduğumuz okullarımızdır. Hepsine bütün imkanlarımızla seferber olduk, seferber oluyoruz ve elimizden gelen tüm destekleri veriyoruz"

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, imam hatiplerin 28 Şubat döneminde vesayetçilerin tekrar hedefi olduğunu, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasıyla ortaokul kısmı kapatılırken katsayı zulmüyle de imam hatiplilerin üniversite hayallerine set çekildiğini belirterek, "2011 yılında katsayı uygulamasını kaldırarak bir sene sonra da 4+4+4 sistemiyle ortaokul kısımlarını açarak imam hatiplerin bu fetret devrini hamdolsun biz sonlandırdık." dedi.

Erdoğan, "Yeniden Açılışının 70. Yılında İmam Hatip Okulları ve Türkiye'de Din Eğitimi Uluslararası Sempozyumu"nda yaptığı konuşmada, milletin tek parti faşizminde maruz kaldığı zulümleri göstermesi açısından bir örneği katılımcılarla paylaşmak istediğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Kendisi de bir CHP mebusu olan Hamdullah Suphi Tanrıöver, 1947 yılında ülkenin içinde bulunduğu vahim durumu bakınız nasıl anlatıyor; Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir münakaşadan sonra dışarıya çıktığım zaman 6 tane Meclis hademesi yanıma geldi. Gözleri yaşlı olarak bana şunları söyledi: 'Vallahi, billahi 6 köyümüzde bir tek imam kaldı. Ölülere nöbet bekletiyoruz. O imam kalkıp bu köye geliyor ve boyuna köy değiştiriyor. Eğer bize imam ve hatip vermezseniz ölülerimizi köpek leşi gibi toprağa gömeceğiz.' Kim söylüyor bunu? CHP'li Hamdullah Suphi'ye köylüler söylüyor. Evet partisinin 7'nci kurultayında bizzat bir CHP'li milletvekili tarafından dile getirilen bu utanç tablosu tek parti döneminde ölüsüyle ve dirisiyle bu ülkenin tamamının gerçeği. 1000 yıldır hamuru İslam'la yoğrulan, asırlar boyunca İ'lay-ı Kelimetullah'ın sancaktarlığını yapan, mabedinin üzerine namahrem eli değdirmemek için 7 düvele meydan okuyan, İstiklal Harbi'nde ezanı ve bayrağı uğrunda gencecik evlatlarını şehit veren, nüfusunun kahir ekseriyeti Müslüman olan, işte böyle bir ülkede 1950 yılına vardığımızda durum maalesef buydu. Millet bırakın camide namaz kıldıracak imamı, ölüsünü yıkayacak ve onun namazını kıldıracak kimseyi bulamıyordu."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu eziyetin en acı tezahürlerinden biri olan Türkçe ezan garabetinin de insanların tahammül sınırlarını zorlayan bir hal aldığını belirtti.

Erdoğan, Demokrat Parti'nin 1951 seçimlerinde millette en fazla karşılık bulan 2 vaadinin ezanın aslına döndürülmesi ile imam hatiplerin açılması olduğunu, merhum Adnan Menderes'in 1951 seçimlerinden zaferle çıktıktan hemen sonra hayata geçirdiği ilk icraatın da Ezan-ı Muhammedi'nin aslıyla okunması olduğunu belirtti.

Menderes ve arkadaşlarının millet tarafından halen hayırla yad edilmesini sağlayan diğer hizmetlerinin ise imam hatip okullarının açılması olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ancak hükümetin iradesine rağmen dönemin CHP bürokrasisi imam hatip okullarını açtırmamak için ayak diremeyi sürdürmüştür. Merhum Ali Ulvi Kurucu, hocası olan rahmetli Mahmut Celalettin Ökten'in bu süreçte yaşadığı zorlukları şöyle anlatıyor: 'Elimde baston rahatsız halimle trene bindim. Ankara'ya gittim. O günün Maarif Vekili olan Tevfik İleri merhum, talebelerimdendi. Beni unutmamıştı. Ankara'da bir otelde kaldık. Günler geçiyor, Tevfik İleri'nin verdiği emirler Talim Terbiye Dairesi'nden bir türlü çıkmıyordu. Bir ay Ankara'da süründüm. Otelden aldığım çaya odamda ekmeği batırıp yemek zorunda kaldım. Artık uykularım kaçıyordu. Bir ay sonra Tevfik Bey'le durumu merhum Menderes'e arz ettik. Ancak muhterem Başvekilin yazılı talimatıyla Talim Terbiye Dairesi'nden muvafakat emrini alabildik. O gün muvafakat emrini alıp da Başvekaletten otele gelirken nasıl çıldırmadım, nasıl aklımı kaybetmedim diye hala şaşarım. Ne evlendiğim gün ne de icazet aldığım zaman böyle sevindim. O gün işte bu kadar sevinmiştim.' Evet, 70 sene önce 17 Ekim 1951'de 7 ilde imam hatip okulu açılması kararıyla Türkiye'nin imam hatipli yılları işte böyle başlamıştır."

İmam hatiplerin 3 yıllık lise bölümlerinin 1954'te açıldığını, bu okul mezunlarının okuyabileceği yüksekokul olarak Yüksek İslam Enstitülerinin 1959'da kurulduğunu kaydeden Erdoğan, daha sonra 12 Mart muhtırasında ortaokul kısımlarının kapatılarak lise kısımlarının 4 yıla çıkarıldığını aktardı.

- "İmam hatiplerin fetret devrini biz sonlandırdık"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP kökenli Ferit Melen zamanında 1972'de yayınlanan bir yönetmelikle imam hatiplerin lise kısmını bitirenlere tanınan yükseköğretimin tüm programlarında okuma hakkının kaldırıldığını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milli Selamet Partisi'nin yoğun gayretleriyle 1974'te ortaokul bölümü yeniden açılmış, 29 yeni ilaveyle okul sayısı 101'e çıkmıştır. İmam hatipler 28 Şubat döneminde vesayetçilerin tekrar hedefi olmuş, 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasıyla ortaokul kısmı kapatılırken katsayı zulmüyle de imam hatiplilerin üniversite hayallerine set çekilmiştir. Kendi evlatlarım da dahil imam hatip lisesi mezunları üniversite hayallerini 13 yıl boyunca ya ertelemek ya da yurt dışında gerçekleştirmek zorunda kalmıştır. Önce 2011 yılında katsayı uygulamasını kaldırarak, bir sene sonra da 4+4+4 sistemiyle ortaokul kısımlarını açarak imam hatiplerin bu fetret devrini hamdolsun biz sonlandırdık. Rabb'ime, bize milletin okullarını tekrar milletle buluşturma imkanı bahşettiği için hamdediyorum."

İmam hatip mensubu olduğunu, çocuklarını da imam hatipte okuttuğunu anımsatan Erdoğan, "Ama hiçbir zaman imam hatipçi olmadım. Çünkü böyle bir şeyi yanlış bulurum. Bizim için tüm imam hatip okulları, normal lise de meslek liseleri de emirlerinde olduğumuz okullarımızdır. Hepsine bütün imkanlarımızla seferber olduk, seferber oluyoruz ve elimizden gelen tüm destekleri veriyoruz." dedi.

Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın, imam hatip birinci sınıfta yarım dönem Arapça öğretmeni olduğunu, Bekir Topaloğlu'nun da kendisine öğretmenlik yaptığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hepsinin rahle-i tedrisinde elhamdülillah bulunduk. Ama şimdi Bekir Hocamız rahmetli, Hayrettin Hocamız hayatta. Rabb'im uzun ömürler versin inşallah. Bu gençliğe onlar çok büyük emekler verdi ve bu gençlik sürekli temayüz etti. Onların elinde yoğrularak bugünlere geldik. Derdimiz şu, bu ülkede eğer bugün ifademle 'bir dindar nesil yetiştirelim' gayreti varsa işte bu hocalarımızın emekleriyledir. Bundan çok rahatsız olanlar yok mu? Var. Tam aksini savunanlar var. Varsın olsun. Biz işimize bakacağız. 'Dinsiz bir nesil olsun' diyenler yok mu? Var. 'Böyle ucube bir nesil olsun' diyenler yok mu? Onlar da var. Onlar işine bakacak. Biz de işimize bakacağız. Farkımız bu. Evet. Bunun olması lazım."

(Sürecek)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.