banner89

banner88

Kılıçdaroğlu'ndan orman yangını açıklaması: Neden tutarlı bir politika üretmiyoruz?

GÜNDEM 31.07.2021, 15:20
Kılıçdaroğlu'ndan orman yangını açıklaması: Neden tutarlı bir politika üretmiyoruz?

Türkiye'deki orman yangınlarına ilişkin katıldığı Öze Dönüş Platformu’nun toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bu orman yangınları her yıl olur muydu? Olurdu. Peki her yıl olan orman yangınlarına karşı neden sağlıklı ve tutarlı bir politika üretemiyoruz?" diye sordu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da Öze Dönüş Platformu’nun toplantısında konuştu. Toplantıya CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra Adalet ve İçişleri eski Bakanı İsmail Müftüoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP Milletvekili Akif Hamzaçebi, Öze Dönüş Platformu Başkanı Emir Abi, partililer ve platform üyeleri katıldı.

Kılıçdaroğlu'nun gündeminde orman yangınları vardı. Orman yangınları üzerinden iktidara yüklenen Kılıçdaroğlu, "Bu orman yangınları her yıl olur muydu? Olurdu. Peki her yıl olan orman yangınlarına karşı neden sağlıklı ve tutarlı bir politika üretemiyoruz?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşması şöyle:

"Özümüz değiştirilmek isteniyor"

"Öze Dönüş Platformu… İsmi çok güzel. Kim buldu bilmiyorum, ama kutluyorum. Özümüze, ilkelerimize dönmek. Bizim ilkelerimiz; insan sevgisi, inançlara, değerlere, adalet üzerine kurulmuştur. Yozlaşmayı reddetmiştir. İnsan sevgisi vardır. Tabiat sevgisi vardır. Allah’ın yarattığı kâinata saygı vardır. Kâinatın sırlarını çözmek için Allah’ın verdiği aklı kullanmak vardır. Eğer biz bunları yapabilirsek özümüze dönmüş oluruz. Özümüze dönmek kadar değerli bir şey yoktur. Özümüz zaman zaman dışarıdan müdahaleler ile değiştirilmek isteniyor. Önemli olan hep beraber karşı çıkmaktır. Bizim değerlerimiz son derece önemli. Aynı zamanda evrensel değerlerdir. Öze dönüş bir anlamda aklımızı kullanmaktır. Eğer teknolojide, bilimde ilerlemeler varsa aklı kullanmaktan geçiyor. Dünyayı sorgulayacağız. Rakamı bulmak, zamanı bulmak bunların hepsini aklımızı kullanarak yapacağız. Aynı zamanda bu insanın kendi bölgesinde huzur içinde yaşaması demektir. Vatan ve milletten söz ettik. Sayın Bakanımız sağ olsun ‘bizim için vatan ve bayrak çok değerlidir’ diye ifade etti. Evet değerlidir.

Bize Mustafa Kemal Atatürk’ü hep yanlış anlattılar. Öze dönüş değerleri konuşulacaksa, Mustafa Kemal Atatürk ne demektir? İki temel ilkesi vardır. Birincisi; siyasi hedeftir. ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ der. İkincisi, ‘savaş meydanlarında kazanılan zaferler ekonomik zaferle taçlandırılmadıkça bağımsızlığınızı koruyamazsınız’ diyor. Biz kendi bağımsızlığımızı, güçlü olduğumuz zaman koruyacağız. Güçlü olmanın yolu nedir? Ekonomik bağımsızlığımız olacak. Biz Mustafa Kemal’i bu çerçevede değerlendirmeliyiz. Biz kendi tarihimizle hep gurur duyarız ama varsa yanlışımız oturup konuşacağız. Hata kavramı insana özgü kavramdır. İnsanoğlu hata yapabilir, duygularının esiri olabilir.

"İşi ehline verirsen en rahat yönetim devlet yönetimidir"

Sayın Bakanımız, ‘her siyasi parti liderlerini davet ettik, bazıları geldi.’ Öncelikle size şükran borçluyum. Bütün siyasi partileri davet etmeniz bence çok değerlidir. Keşke bütün siyasi parti liderleri burada olsaydı, gençler soru sorsaydı, bizler de cevap verseydik. Daha güzel olmaz mıydı? Biz asla hata yapmayız diye bir şey yok. Benim de hatalarım olmuştur, telafi etmemiz lazım. Biz buna devlet yönetiminde, liyakat diyoruz, işi ehline vereceksin. İşi ehline verdiğin zaman en rahat yönetim, devlet yönetimidir. Hepsinin görevi belirlenmiştir. Gözünüz arkada kalmaz. Siyasi otorite, hedef gösterir. Oturur bürokratlar bunu yaparlar.

"Hizmet ahlaklı, adaletli götürmek zorundayız"

Yıllar önce bir gazetede bir olayı okumuştum. Bir ressam güzel tablolar yapmış, resimleri sergileniyor, insanlar gelmiş bakıyorlar, bakmışlar bir köylü bir tabloya sürekli bakıyor, ‘beğendiniz mi’ demişler, ‘alacak mısınız’, ‘param yok’, ‘tablodan hiç ayrılmıyorsun’, ‘bir hata var’, ‘nerede var’, ‘bu kadar büyük kuş bu kadar ince dala konamaz, ben çobanım.’ İşi ehline vermek… Tabiatı bilen o. Demek ki akıl akıldan üstündür kavramı bu olaydan güzel anlatılamaz. Öze dönüş hizmettedir. Ama o hizmeti ahlaklı, adaletli temelde götürmek zorundayız.

"Devleti yönetenler topluma örnek olmak zorunda"

Adalet kavramı dünyanın en soylu kavramıdır. Kainat, adalet üzerine inşa edilmiştir. Bütün peygamberler, adaleti sağlamak üzere göndermişlerdir. Biz kendi ülkemizde adaleti sağlayabildik mi? Adaletsizliklere karşı durabildik mi? Birisi adaletsizliğe uğradığında ‘bizim partiden değilse boş ver, bizim partiliyse kıyameti koparacağız.’ Olmaz. Adaletsizliğe hep birlikte karşı çıkacağız. Kim adaletsizliğe uğruyorsa onun yanında mücadele etmek bizim ortak görevimiz olmalıdır. Öze dönmemiz lazım. Adaleti her zaman savunmamız lazım. Adaletin olmadığı yerde yolsuzluk, hırsızlık, insan hakkı ihlalleri olur. Adaleti korumak hepimizin görevi. Öze dönmek aynı zamanda adalete dönmek demektir. Yozlaşma ne zaman başlar? Tepedeki kişinin adaletten uzaklaşmasıyla başlar. ‘O götürüyor ben de götüreyim.’ Devleti yönetenler, topluma örnek olmak zorundadırlar. Dünyanın her tarafında böyledir.

"Neden tutarlı bir politika üretemiyoruz?"

Sayın Bakanımız, ‘Kılıçdaroğlu yorgun geldi’ dedi. Dün Antalya ve Manavgat’taydım. Gece Marmaris’e geçtim. Orman yangınları var. Hala devam ediyor. Gerçekten de bir ağacın yanması ne demektir, bir ormanın yanması ne demektir? Onlar canlı. Ormanda da canlılar yaşıyor. Bütün bunlar yanıyor. Bizim önlem almamız lazım. Soru şu. Bu orman yangınları her yıl olur muydu? Olurdu. Peki her yıl olan orman yangınlarına karşı neden sağlıklı ve tutarlı bir politika üretemiyoruz? Orman yangınını söndürmek için devlet ihale mi açar? Türk Hava Kurumu var, Türk Silahlı Kuvvetleri var. Başka kuruluşlar var. Alırsınız uçakları, helikopterleri. Belli bölgelerde konuşlanırlar. İHA’larınız var, anında müdahale edersiniz. 2002 yılında Türkiye’de 176 orman yangını çıktı. Çok büyümeden tamamı söndürüldü. Belki biz toplum olarak farkında bile olmadık. Olayı büyüttüğünüz andan itibaren toplumun dikkatleri oraya dikkatler gider. Peki 2002’de yapılan mı, bugün yapılan mı doğru? Şimdi orman yangını var, kimin ne dediği belli değil. ‘Uçak var, uçak yok.’ Bu yangın her yıl oluyordu, neden önceden önlemini almıyorsunuz? ‘Yaş kesen baş keser’ diyoruz. Ormanlar sayesinde nefes alıyoruz. Sayın Bakanım yorgun değilim. Yorulma niyetim de yok. Bu ülkede huzuru sağlayıncaya kadar yorulma niyetim yok, bu ülkede barışı sağlayıncaya kadar yorulma niyetim yok.

"Toplumu ayrıştırıyorlar"

Ayrıştırıyorlar toplumu. Niye kavga ediyoruz? Benim gibi düşünmeyebilir başka kişi. Benim görevim onu dinlemektir. Bürokrasiye atamam yapıldı, genel müdürdüm, üstadımın söylediği kulağımda küpedir, ‘bir yere geldiğinde birisi hayır diyorsa dinleyeceksiniz.’ Siyasete atılırsanız; insanın, doğanın yararına çalışacaksınız. Geçmişte ayrışan toplumların faturasını çok ödedik. Bu ülkede başbakanları idam sehpasına gönderdik. Mısır’da darbe oldu. İki büyükelçimizi gönderdim. Gidin ‘sakın siyasi idamlar yapmasınlar, bize dönüp baksınlar, biz yaptık, pişman olduk, şimdi adlarını veriyoruz.’ Siyasi idamlar doğru değil. İnanarak, bilerek gönderdim. Mısır ile tarihi dostluğumuz var. Birlikte olmak zorundayız. Bırakın ortak tarihi akrabalarımız var.

"Darbe anayasamız gençleri potansiyel suçluymuş gibi görür"

İnsanoğlu her zaman içine doğduğu çemberi büyütür. Bu değerler sisteminin büyütülmesini ister. Değerler sistemine yeni değerler katmaya başlar. Dolayısıyla gençlere önem vermek sadece bizim değil, insanlığın görevidir. Peki biz yeteri kadar önem veriyor muyuz? Anayasa’ya bakın, gençlerle ilgili madde var. ‘Kötü alışkanlıklardan korumak’ diye. Yani potansiyel suçluymuş gibi öyle görür. Bizim darbe Anayasa’mız. Gençler potansiyel suçlu değildir. Onların önündeki bütün engelleri kaldırmamız lazım. Toplumdaki yozlaşmayı, kavgayı önleyebiliriz. Herkese sorumluluk düşer. Gençlere düşer. Gençler sorgular. Haklı mıdır, evet haklıdır. Kendi bulunduğu coğrafyada kimsenin yatağa aç girmesini istemez. Hataları daha yüksek sesle dillendirmekten korkmamamız lazım. Takım tutar gibi siyasi parti tutulmaz. Akıl terazisinden sandığa gidilir.

"Gazete patronunun gazete dışnda başka faaliyeti olamaz"

Potansiyel bir gazeteci, sordu; ‘gazeteci olmayan kişiler gazetecilik yapıyorlar, engellenebilir mi?’ Fakültelerimiz var ve binlercesi işsiz. ‘Bu kadar işsizliğin olduğu bir ortamda doğal olarak ben mezun olduğunda görevimi yapabilir miyim’ arayışı içindeyim.’ Genelde üçüncü sınıf öğrencileri bunu yaşar. Görüşüm şu. Bir; gazete çıkaran patronun gazetecilik dışında faaliyeti olmaması lazım. Faaliyeti varsa, esir olarak alıyor. ‘Benim dediğim gibi manşet atmazsan’ diyor. O zaman bu gazetecilik olmuyor. Gerçek anlamda gazetecilik yapan pek çok gazeteci öldürüldü. Gazeteciliğin topluma karşı sorumluluğu var. Baskıları biliyorum ama bunları aşmalı. İkincisi ise bütün gazetecilerin sendikası olmalı. Patronuna karşı da sendikası olmalı. Böyle dünya çapında önder gazeteciler vardır. İnşallah onlardan biri olursunuz. Gazetelerin desteklenmesi lazım. Kurumlar kuruldu. Ama bu gazetecinin kalemini satması anlamına gelmez. Gazetecilik özel hizmet değil, kamu hizmetidir.

"Tek alanda eğitim görmek mümkün değildir"

Kardeşimiz söz aldı. ‘Kamu okuyorum, üniversite sınavında fen de matematik de geliyor, ilgim yok.’ İnsanoğlu tekerleği bir milyon yılda buluyor. Bugün her saniyede buluş var. Matematik dediğimiz tek başına değil, hayatın her alanında geçerli olan kavramdır. Hindistan her yere yazılımcı gönderiyor. Bir ekip gönderdik, bir buçuk sayfalık rapor geliyor, ana okuldan başlayarak oyun içinde çocuklara matematik öğretiyorlar. Biz bunu yapıyor muyuz? Matematik hayatın kendisidir. Disiplinler arası bağlar var. Tek bir alanda eğitim görmek ve başka alanları dışlamak mümkün değildir.

"Eğitimsiz toplum geri kalmaya mahkumdur"

Tahir arkadaşımız etkileşimden söz etti. Hayatın bir gerçeği var. Çocuklarımız her zaman bizden daha iyi yetişebiliyorlar. Dünyayı daha iyi sorguluyorlar. Anneler babalar fedakârlık yaparlar. Bunu yaparken de dünyayı gözlemler bakar. Eğitimsiz bir toplum geri kalmaya mahkumdur. Osmanlı Devleti, Sanayi Devrimi’ni kaçırdığı için yıkıldı. Bizler mutlaka bilimi çocuklara bütün ayrıntılarıyla öğretmeliyiz. Üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılmalı, kimsenin düşüncesine yasak getirilmemeli. Aykırı fikirler, bugün için bize aykırı gelebilir. Üniversiteler dünyayı sorgulayan kurumlardır. ‘Benim gibi düşünmedin atıyorum.’ Benim gibi düşünmek değil tam tersi aykırı düşünmelidir. ‘Liberal gençler, muhafazakar gençler’ tanımı yapıldı. Gençler bizim gençlerimizdir. Kamunun yönetiminde benim o gençlere ihtiyacım var. Yolsuzluklara izin vermemesi, adaletten yana olması lazım. O zaman bütün gençlerin benim başımın üzerinde yeri var. Yeni bir siyaset anlayışını getirmek istiyoruz. Kavgacı değil, huzuru sağlayan. Bakın,

"Çocuklarımız bizim hayat standartlarımızın altında gelire mahkum ediliyor"

Sayın Bakanım, şöyle bir örnek vermem lazım. Biz anne babalarımızdan daha iyi gelir elde ediyoruz. Biz 7 kardeş baba annemizin elde ettiği gelirden daha iyi hayat standartlarına sahibiz. Fakat şimdi bizim çocuklarımız bizim hayat standartlarımızın altında gelire mahkûm ediliyor. Asıl sorun bu. Hem bizden daha iyi eğitim gördüler, daha iyi hayat standardı yakalamaları lazım ama bizim hayat standartlarımızın altında gelire mahkûm ediliyor. Çünkü işsizlik var. Gençlik bizim zenginliğimizdir diyoruz. Onun çalışabileceği, üretebileceği bir alanın başına getirirsen o zaman zenginlik olur. Aksi halde zenginlik olmaz ki. Ev genci dediğimiz bir kavram var. Bu ilişki süreci içinde çocuklarımız okuttuk, daha iyi yere getirdik, üniversiteyi bitirdiler ama işsizler. Gıda bölümünden mezun olup temizliğe giden kadınları biliyorum. ‘CV’lerin işe yaramadığını gördüm, iki çocuğum var, temizliğe gitmesem aç kalacağız’ dedi.

"İslam dünyası neden gelişmiyor?"

Size güzel bir fıkra anlatarak bitireyim. Zamanın birinde böyle güzel toplantıda gençler kısa kısa konuşmuş. Bir de politikacı var, çıkıyor kürsüye, bir saat iki saat üç saat, ha bire konuşuyor. ‘Biraz uzun konuştum, saatimi unutmuşum.’ Arkadan bir genç bağırıyor, ‘beyim bırak saati arkandaki takvime bak.’ Umarım bir takvim kadar uzun olmamıştır ama söylediklerim samimi. Birlikte başaramayacağımız bir şey yok. Biz Ortadoğu’yu da bir barış havzasına döndürmek istiyoruz. Her yer gelişirken İslam dünyası niye gelişmiyor?”

Yorumlar (0)
15
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 36 61
4. Başakşehir 36 58
5. Beşiktaş 36 55
6. Kasımpasa 36 52
7. Sivasspor 37 51
8. Alanyaspor 36 50
9. Rizespor 36 49
10. Antalyaspor 37 48
11. A.Demirspor 37 44
12. Samsunspor 36 42
13. Kayserispor 36 41
14. Konyaspor 36 40
15. Ankaragücü 36 39
16. Gaziantep FK 36 38
17. Hatayspor 36 37
18. Karagümrük 36 37
19. Pendikspor 36 36
20. İstanbulspor 37 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Chelsea 37 60
7. Newcastle 37 57
8. M. United 37 57
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 37 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 36 79
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 36 73
5. Athletic Bilbao 36 62
6. Real Sociedad 36 57
7. Real Betis 36 56
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 36 48
10. Getafe 36 43
11. Deportivo Alaves 36 42
12. Sevilla 36 41
13. Osasuna 36 41
14. Las Palmas 36 38
15. Rayo Vallecano 36 38
16. Celta Vigo 36 37
17. Mallorca 36 36
18. Cadiz 36 32
19. Granada 36 21
20. Almeria 36 17
Kocaeli Haberleri